1.1-Antalya Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi( Antalya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi)
Mezunları Derneği ANTEMDER’in, okul idaresi işbirliği ile kuruluşuna müteakip aktif çalışma mekanının okul içerisinde oluşturulması ile birlikte, ANTEMDER kurucuları ve başkan Orhan YÜKSEL’in okulun atölye ve dersliklerindeki gözlemleri yoğunlaşmış; zaman ilerledikçe öğretmen ve öğrencilerle artan diyaloglarda okuldaki eğitim düzeyinin, öğrencilerdeki mesleki eğitim ve öğretimin yetersizliği sürecinin olağanlaştığı fark edilmeye başlanmış, araştırmalar devamında muadilimiz diğer okullarımızda da durumun farklı ve daha iyi olmadığı anlaşılmıştır.
1.2- Günler ilerledikçe ANTEMDER mensuplarının kendi mezun oldukları yıllardaki eğitim süreçleri ve sonuçları ile mevcut dönem ve durumun kıyaslamaları artmış bu durum sohbet ve tartışma gündemlerinin odağına oturmuştur.
Dönemlerinde Antalya ve Türkiye'nin en başarılı okullarından olan okulumuzun geldiği nokta ve sonuçlar, dernek üyeleri ve dernek yönetimdeki endişeleri ve “Bizim Okulumuz bu noktada ise diğer okullardaki durumlar daha vahimdir” yorumlarını artırmış ve yetersizliğin genel uygulamalardan kaynaklandığı tezi ağırlık kazanmıştır.
1.3- ANTEMDER’in Okula Dönüş Projesi kapsamında okuldaki öğrencinin önceki dönemler mezunları ile ilişkilerinin artırılmasına paralel olarak, sektörel piyasada meslek okulu mezunlarının branşları bazında ihtiyaçları karşılamadığı, özellikle küçük ve orta ölçekli sanayi de, usta ve teknisyen düzeyinde eleman/personel yetersizliklerinin arttığı gözlemlenmiştir.
1.4-Eğitim sistemindeki son yıllarda yapılan düzenlemeler, toplumdaki beklentiler ve algılardaki değişmelere de paralel olarak ÇIRAKLIK kurumunun yok olmaya başladığı, sanayinin kendi içinden/bünyesinden çırak yetiştiremediği ve aynı nedene bağlı olarak Çıraklık Eğitim Kurumlarının da işlevsizleşmeye başladığı vb. nedenlere bağlı olarak sanayide teknik eleman sorununun her geçen gün arttığı, artışın ağırlıklı olarak Mesleki Teknik Eğitim deki uygulama ve yöntemlerden kaynaklandığı gözlemlenmiştir.
1.5-Kamu oyuna paralel olarak devlet literatüründe de “ARA ELEMAN” olarak adlandırılan Mesleki Teknik Okul mezunlarının “ ARANAN ve ANA ELEMAN” durumuna geldiği ancak ihtiyaca uygun aranan vasıflı elemanın bulunamadığı,dolayısı ile sanayicinin de talep etmediği anlaşılmış olup, mezun olan öğrencilerin branşları ve de teknik alanlar dışında ki işlerde çalıştığı gözlemlenmiştir.
1.6- ANTEMDER’in okulumuz öğrencilerinde: Okula aidiyet duygusunun geliştirilmesi, motivasyon ve başarının artırılmasına yönelik olarak uygulamaya koyduğu “OKULA DÖNÜŞ PROJESİ” sinin alt başlıklarından olarak, 2018 nisan ve mayıs aylarında öncelikle 9. sınıflarda bölüm/alan, branş bazında bilgilendirme, öğrencide farkındalığı artırarak kişisel gelişimlerini destekleme amacı ile düzenlenen mini sunum, söyleşi ve konferanslar sürecinde;
1.6.1- 9. sınıfların kendilerini boşlukta hissettikleri, meslekler konusunda yeterli bilgi ve kararlılıklarının olmadığı, bir çoğunun başka okullara gitme isteğinde olduğu, kendilerini henüz okulumuza ait görmedikleri,
1.6.2- Yine 9.sınıf öğrencilerinin meslek seçimi seviyesinde yeteneklerinin ve bilgi seviyelerinin ortaya çıkartılması açısından bir test tekniğinin geliştirilmesi öğrencilerin benimsediği bir istek olarak karşımıza çıkmaktadır.
1.6.3- Mühendisliğin branşlar bazında tanıtılması kesitlerinde çarpıcı bir şekilde “kaç lira kazanırım” sorusu sordukları bu şekliyle paraya endekslendikleri vb. gözlemler, bu okulun ürünleri ve önceki sonuçları olan mezunlar derneği mensuplarının endişelerini artırmıştır.
1.7- Yukarıda sıralanan saptama ve gözlemlerin ardından; ANTEMDER kurucu başkanı Orhan YÜKSEL’in “GÜZEL OKULUMUZ, SEN BİZE HAYAT VERDİN BİZ DE SENİ YAŞATACAĞIZ” sloganı ve karanlığa küfretmekle aydınlık gelmeyeceğinin bilinci ile, yanan ışıkların desteklenmesi ve yeni ışıklar yakılması anlamında, bu raporun hazırlanarak Devletimizin yetkili kurumlarına, muhatap ve paydaşlara sunulmasının Mesleki ve Teknik Eğitimin gelişiminde yararlı olacağı bu nedenle de İHTİYAÇ, DESTEK VE GEREKLİLİĞİ kanaati oluşmuştur.
Milletimize ve okulumuza aidiyet duygularımız ve sevgimiz, milletimizin sorumluluk bilinci taşıyan fertleri ve okulumuzun mensuplarından oluşan sivil toplum örgütü olarak 1. Maddede sıralanan ana konular ve bağlantılı tali konuların Milli Eğitim Teşkilatımıza yön veren YETKİLİ ,SORUMLU VE UYGULAYICILARA iletilerek katkı sağlamayı, çözüm ortağı olmayı AMAÇLADIK.
3.1.1-T Mesleki ve Teknik Eğitimin en önemli ilk sorunu Öğretmen yetiştirme sorunudur. Teknik öğretmenlik eğitimi, gelişen teknolojik olanaklar da değerlendirilerek, sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikleri kazandırarak, ihtiyaçları karşılayacak programlarla yeniden düzenlenmelidir.
1980 öncesi uygulamalar dikkate alınmalı, teknik öğretmen okulu veya fakültelere mutlaka meslek okulu öğrencileri alınmalı, meslek okulunda okuduğu branşın öğretmeni olabilmelidir. Meslek Liseleri haricinden öğrenci alınmamalıdır.
3.1.2- Öğretmen okulu veya fakültelerden mezun olup meslek okullarına görevlendirilen teknik öğretmen, bir yıl süreyle branşında deneyimli olan bir teknik öğretmenin yanında yardımcı olarak çalışarak deneyim kazandırılmalıdır.
3.1.3- Meslek öğretmenleri için, her yıl branşları ile ilgili teknolojik gelişmelerin gösterileceği seminer,kurslar ve teknik geziler düzenlenmelidir. (Madde: 4.1.1.1)
3.2-Teknik öğretmenlerde olduğu gibi diğer kültür öğretmenleri de kendi branşlarında görevlendirildikleri okullarda bir yıl süreyle deneyimli branş öğretmeni yanında yardımcı olarak görev yapmalıdır.( 4.1.1.2)
3.3- Okullarda tüm öğretmenlerin kaynaşmalarını, dayanışmalarını sağlayacak sosyal ve kültürel etkinlikler, eğlenceler sıkça tekrarlanmalı, bu konuda okul idareleri çözümler üretmelidir. (4.1.1.3)
3.4- Öğretmenler giyim, kuşam, davranış üslup vb. yönleriyle öğrenciye örnek olmak zorundadırlar. Öğretmenler derslere ve atölyelere belirlenmiş olan uygun önlük vb. özel kıyafetlerle girmelidir. Öğrenciden okulun belirlediği kıyafete uyması istenirken öğretmenler de okul ortamında belirli standartlara uymalıdır (4.1.1.4)
3.5- Eğitimin başarısı ve verimliliği öncelikle öğretmenin yeterliliği ve motivasyonuna bağlıdır. Öğretmenler ekonomik ve sosyal anlamda diğer mesleklerden ayrı değerlendirilmeli, ekonomik
yetersizlik nedeniyle öğretmen ikinci iş arayışında olmamalıdır. Bilinmelidir ki öğretmeni, öğretim üyesi mutlu olamayan millet asla mutlu olamaz.(4.1.1.5)
3.6- Özellikle Endüstri Meslek Liselerinin atölyelerinde mutlaka kadrolu branş teknisyenleri görevlendirilmelidir.(4.1.2.1 )
3.7- Okulların kapasitelerine ve ihtiyaçlarına uygun sayı ve nitelikte ofis memuru ve yardımcı hizmetler personeli görevlendirilmelidir.( 4.1.2.2)
3.8- Okullarımızda öğrencilerin katılacakları sosyal ve kültürel etkinlikler planlı olarak artırılmalıdır. Eğitimin sadece sınıf ve atölyelerden ibaret olmadığı yaşam eğitiminin etkinliklerle kazanıldığı unutulmamalıdır.(3.1.3)
3.9- Okullarımız Mezunlar Dernekleri vb. gönüllü sivil yapılarla desteklenmelidir. Mezunlar derneğimiz ANTEMDER’in kuruluşundan itibaren öğrencilerimize sağladığı moral motivasyon ve okula aidiyetin geliştirilmesi konularında ki destekleri dikkate alınmalıdır. (4.1.4)
3.10- Okullarımıza mutlaka sınavla öğrenci alınmalıdır. Okullarımıza gelen öğrencinin vasatı oranında mezunlar da kaliteli olacaktır. Okula gelen öğrenciler ilk yılın(9.sınıfın) ilk yarısında ortak sınıf atölyelerinde genel mesleki beceri ve teknoloji eğitimleri almalı, ikinci yarı yıl da alan/bölüm seçmeli ve seçtiği branştan mezun olmalıdır. Sürekli alan değiştirmemelidir. (Okula girişte bölümleri belli olmalı. Aynen bizim dönemimizde olduğu gibi. Bölüm puanları da tercih sırasına göre kendiliğinden şekillenir. Dolayısıyla en çok tercih alan bölüm en yüksek puanla öğrenci alır. (4.1.5.1) (4.1.5.2)
3.11- Kamuoyu mesleki ve teknik okullarımızı yeterince tanımamaktadır. İller bazında O ilde bulunan meslek okulları, özellikleri, bölümleri/alanları vb. konularda etkin tanıtımlar yapılmalı daha vasıflı öğrenciler gelmesi sağlanmalıdır. Derneğimizin tanıtım faaliyetleri esnasında bir velinin “Endüstri meslek lisesine kız öğrenci alındığını bilmiyordum” ifadesi göz ardı edilmemelidir. (4.1.5.3)
3.12- Mesleki veTeknik okullarımızda “adrese dayalı okul tercihi zorunluluğu” mutlaka ve acilen
kaldırılmalıdır. Öğrenci il bazında sınavını kazanabildiği istediği okula gidebilmeli, ilk yarı yılın ortak eğitimine müteakip prensipler, belirlenecek makul kurallar çerçevesinde başka okula geçiş yapmalı ve tekrar dönüşü olmamalıdır. (4.1.5.4)
3.13- Öğrencilerin sınıf geçme konusu değerlendirilmeli, başarısız öğrenci sınıf tekrarı yapmalıdır. Özellikle atölye dersinden kalan öğrenci o dönem dersini yeniden almalı veya sınıf tekrarı yapmalıdır.
Başarısız öğrencinin bir üst sınıfa geçirilmesi okulun genel verimliliği ve başarısını da olumsuz etkilemektedir.Özellikle 12. sınıf öğrencilerinin işletmelerde aldıkları puanların/notların sınıf geçmeye etkisi azaltılarak okul başarısı ve öğretmen kanaati ön plana çıkarılmalıdır.(4.1.5.5)
3.14- Okulun bulunduğu İl veya İlçede, okulda bulunan branşlarla ilgili yeterli donanımda ve kapasitede işletmeler yoksa, 12. Sınıf öğrencisi meslek eğitimine okulunun atölyesinde piyasaya uygun programlar geliştirilerek yerinde devam etmelidir. Ne şartla olursa olsun anlayışıyla okul dışına uygulamaya gönderilmemelidir.(4.1.5.6)
3.15- Son yıllarda öğrencilerin cep telefonu bağımlılığının öğrenci ve okul başarısını olumsuz etkilediği gözlenmektedir. Mutlaka etkin çözümler üretilmeli öğretim saatlerinde öğrencide ve öğretmenlerde de telefon olmamalıdır.(4.1.5.7)
3.16- Mesleki Teknik okullara yöneticilik vasıflarına sahip, branşında en az üç yıl bölüm/alan şefliği ve devamında en az 2 yıl teknik müdür yardımcılığı yapmış teknik öğretmenler müdür olarak görevlendirilmelidir. (4.1.6)
3.17- Mesleki veTeknik Okulların isimleri eğitimini verdiği ana konuyu kapsayacak şekilde
( Endüstri,Turizm,Sağlık vb) düzenlenmeli, okulumuzun ismi de tekrar “Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi” olmalıdır. Anadolu lisesi özelliği taşımayan okula “Anadolu Lisesi” ismi konulmamalı, kamuoyu yanıltılmamalıdır. (4.1.7)
3.18- Okullarımızın atölyeleri gelişen teknolojilere uygun ve sanayicinin de kullandığı makine ve teçhizatlarla desteklenmelidir. ( 4.1.9.1)
3.19- Her kentte okullarımızda bulunan eğitim plan ve programlarına uygun, yeter sayıda makine
ve uygulama ortamları bulunmamaktadır. Bu ve benzeri durumlarda 12. sınıf öğrencileri mesleki eğitimlerini okullarının atölyelerinde tamamlamalıdır.( 4.1.9.2)
3.20- Okullarımızın atölyelerinde, bizzat iş başında üretime yönelik iş yaparak eğitim verilmektedir. 6331 sayılı iş sağlığı ve iş Güvenliği kanunu 2- d maddesinde eğitim faaliyetlerinde bu
kanun hükümlerinin uygulanmayacağı yazılmaktadır. Bu kanuna okullara ve ihtiyaçlarına uygun, eğitimi engellemeyecek maddeler, çözümler eklenmeli ve uygulanmalıdır. (4.1.9.3)
3.21- Atölyelerimizde eğitim gören öğrencilerin mesleklerini gereğince öğrenmeleri için,
yeterince uygulama/temrin yapmaları gerekmektedir. Bölümlerin özellik ve ihtiyaçlarına uygun yeterince temrinlik/uygulamalık malzeme temin edilmelidir.(4.1.10)
3.22- Okullarımızın genelinde ve özelliklede atölyelere gereken özellik ve miktarlarda temizlik ve
bakım malzemesi temin edilmeli.Yeterince ödenek verilmelidir. Okul yönetimleri okul aile birliklerinin zorlukla topladığı bağışlara muhtaç edilmemelidir.
3.23- Okullarımızda klasik sınıflarda eğitimler sürdürülmektedir. Özellikle kalabalık sınıflarda
havalandırma vb. sorunlar eğitimi olumsuz etkilemektedir. Okulumuzdaki çok amaçlı salon ihtiyacı karşılamamaktadır. Salon sportif eğitim ve faaliyetler için kullanıldığı gün tiyatro, konferans,müzikal etkinlikler vb. faaliyetlere kullanılamamaktadır. Toplu eğitimler ve kültürel etkinlikler için ayrıca anfi tarzında salonların olması eğitim kalitesini yükseltecektir.
3.24- Vasıflı öğrencilerin gelmesi için Endüstri meslek lisesi öğrencisi, okuduğu bölümlerin üst eğitimlerine geçerken ek puanlarla desteklenmelidir. Örneğin Makine ve Motor bölümlerinden mezun olan öğrencilerin Makine Mühendisliğini tercih etmeleri durumunda ek puanlarla avantajlar yaratılmalıdır. Yapı Bölümlerinden mezun olan öğrencilerin İnşaat Mühendisliğine, Yapı Ressamlığından mezun olan öğrencilerin Mimarlık’a geçişlerinde avantajlar sağlanmalıdır. Benzeri avantajlar Mesleki ve Teknik okulların cazibesini artıracak, daha vasıflı öğrenci gelmesini sağlayacaktır.
Güncel yaşamda meslek lisesi kökenli mühendislerin fabrika ve şantiyelerdeki pratik üretim yöntemlerinde daha başarılı olduğu ve günümüzde meslek lisesi kökenli mühendis bulunamadığı gerçeği dikkate alınmalıdır.
3.25- Endüstriyel tabanlı eğitim veren ve bir önceki isimleri “Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi” olan okullar içerisinde Çocuk Gelişimi, Bilgisayarlı Muhasebe, Güzellik ve saç bakımı, Hasta ve Yaşlı hizmetleri vb. alan ve dallar olmamalıdır. Endüstriyel anlamda ve teknik hizmetler sınıfına dahil, temel mühendisliklerin (Makina,Elektrik,İnşaat,Mimarlık vb.) alt yapısını hazırlayan Alan ve Bölümler aynı binada eğitim vermelidir.Diğer Akademik dallar, sosyal ve yardımcı hizmetler alanında eğitim verecek olan alan ve dallar da aynı binalarda olmalılar. (4.1.8)
3.26- Öğrencilerin mezun olduktan sonra sanayicinin ana insan gücünü karşılayabilmesi için Atölye ve meslek derslerinin toplam proğram içerisinde 3/ 2 si oranına mutlaka yükseltilmelidir.
4.1- Mesleki ve Teknik Eğitimin Unsurları:
4.1.1- Öğretmen Eğitimi:
4.1.1.1- Teknik Öğretmenler:
4.1.1.1.1- 1930 ‘lu yıllarda Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu olarak Milli Eğitim Bakanlığı
bünyesinde açılan Teknik Öğretmen okuluna açılışından itibaren sanat okullarından tespit edilerek, öğretmenlik mesleğine yatkın gençlerin tavsiyelerle bu okula yönlendirilmesine karşılık; 1970 lerden itibaren değişen öğrenci seçme sistemindeki değişikliklere de bağlı olarak Yüksek Teknik Öğretmen Okuluna öğrenci seçimi konusu önceliğini ve ayrıcalığını yitirmeye başlamış, 1980 li yıllarda bu okullara düz lise mezunlarının da alınması ile; mesleğinde yeterli, beceri düzeyi yüksek nitelikli teknik öğretmenler yetişmez olmuştur. Teknik Öğretmenin yetersizliği teknik eğitimde ki yetersizliğinin temel etkenlerinden olmuştur.
4.1.1.1.2- Uzun yıllar tek merkezden teknik öğretmen yetiştirilirken, Elazığ ve İstanbul da da aynı amaçlı okullar açılınca, mezun olan öğretmenler arasında bilgi, beceri ve mesleki donanım farklılıkları oluşmaya başlamıştır. Bu durum Sanat Okullarındaki mesleki eğitim kalitesinin sarsılmasını başlatmıştır.
4.1.1.1.3- 1982 yılında Yüksek Teknik Öğretmen Okullarının fakülte ismiyle üniversiteler bünyesine alınması, üretime yönelik eğitim yapılan atölyelerinin laboratuar anlayışı ile kullanılmaya başlanması, döner sermaye bağlantılı üretim süreçli eğitimin durması, okullardaki atölye ve uygulama ders saatlerinin azaltılması, sınav sistemlerine bağlı olarak bu okullara daha çok lise mezunlarının girmeye başlaması ile TEKNİK ÖĞRETMENLİK kurumu bitirilmiştir.
4.1.1.1.4- Mesleki ve Teknik Eğitimin asli unsurlarından olan Teknik Öğretmen’in bitişine paralel olarak Mesleki ve Teknik Eğitim de bu günkü halini almış, ihtiyaçları karşılamaz duruma gelmiştir.
4.1.1.1.5- Meslek öğretmenleri branşlarındaki teknolojik gelişmelere uzak kalmaktadırlar. Buna bağlı olarak öğrenci de teknolojinin gerisinde kalmaktadır. Meslek öğretmenleri için, her yıl branşları ile ilgili teknolojik gelişmelerin gösterileceği seminer ve uygulamalı kurslar düzenlenmelidir.
4.1.1.2- Diğer Öğretmenler:
4.1.1.2 - Teknik Öğretmenlerde olduğu gibi farklı fakültelerden yetişen diğer kültür Öğretmenleri-
nin de Milli Eğitime Bağlı“Yüksek Öğretmen Okulları”nda yetişen öğretmenlerin mesleki yetenek ve yeterlilikleri düzeyinde olmadıkları ve eğiticilik formasyonlarının yeterli olmadığı gözlenmektedir.
Özellikle fakültelerden yeni mezun olan öğretmenler ilk yıllarında yetersiz kalmakta, deneyim kazanana kadar etkili ve verimli olamamaktadır. Farklı fakültelerden mezun öğretmenler arasında yeterlilik anlamında bariz farklar olduğu ve aynı okulda aynı branştaki öğretmenler arasındaki farklılıkların öğrenci üzerinde ve okul başarısında olumsuz etkiler yapmakta olduğu gözlenmektedir.
4.1.1.3- Öğretmenler arası diyalog yetersizliği:
Farklı yaklaşımlı sendikalara üyelik vb. farklı nedenlere de bağlı olarak okullarımızda öğretmenler
arasında mesleki, kültürel ve insani diyaloglar yetersiz kalmakta, özellikle teknik öğretmenler ile diğer branş öğretmenleri arasındaki kopukluk ve diyalog eksikliği bariz fark edilmekte ve bu durum okulların genel başarısını olumsuz etkilemektedir.
4.1.1.4- Öğretmenlerin kılık kıyafet ve davranış yetersizliği:
Öğretmenlik doğası gereği öğretmekten önce ÖRNEK OLMA sorumluluğu taşıyan bir meslektir ve öğretmenin öğüt vermekten önce örnek olunması gerçeğinden hareket etmesi gerekir.
Son yıllarda siyasal serpilmelerin de etkisi ile gündeme gelen kılık kıyafet serbestliği öğretmenlerin büyük çoğunluğunda olumsuz sonuçlar doğurmuş, öğretmenlerin çoğunluğu görsel tutum ve davranışları ile öğrencilere pozitif örnek teşkil etmez olmuştur.
İlk dönemlerde öğretmenler her halleriyle öğrencilere örnek olan insanlardı ve O dönem mezunları onların izlerini taşıyor. Önceki dönemlerde olumsuz örnek oluşturan öğretmen oranı pirinç içerisinde taş misali iken; Mevcut öğretmenler arasında bu oran taş içinde pirinç misali olmuştur. Öğretmenin düzenli ve örnek olması öğrencidede düzeni artıracaktır.
4.1.1.5- Öğretmenlerin moral ve motivasyon yetersizliği;
Eğitim öğretimde başarının artırılması çabasında öğrencilerde moral ve motivasyon artırıcı çalışmalara yer verilmektedir,doğrudur. Ancak okullarımızda aynı çaba öğretmen motivasyonunun artırılmasında görülmemektedir, öğretmenin verimliği göz ardı edilmemelidir. Öğretmenleri mutlu olamayan toplumun mutlu olamayacağı tezimizdir ve asla unutulmamalıdır.
4.1.1.6 – Meslek dersi öğretmenlerini okul içersindeki moralsiz ve formalite görev anlayışından arındırmak ve kurtarmak için yeni düzenlemeler mutlaka hayata geçirilmelidir.
4.1.1.7- Okullarımızda döner sermaye işletmeleri aktif hale getirilerek öğretmenler beceri gelişimi ve ücret anlamında desteklenmelidir.
4.1.2 - Teknisyenler, Ofis memurları ve Yardımcı hizmetler personeli:
4.1.2.1- Mesleklerin uygulanarak öğrenme mekanları olan atölyelerde
ilk yıllarda teknik hizmetler sınıfından kadrolu branş Teknisyenleri görev yaparlardı. Teknisyenler atölyelerdeki eğitim öğretim, makine araç gereç ve malzemelerinin bakımlarını yürütürler, usta öğreticiler olarak da görev yaparlardı. Öğretmenler sık sık değişse de teknisyenler yıllarca aynı atölyelerde görev yaparlar ve genel anlamda atölyelerin sahipleri konumunda uygulama eğitimlerinin temel unsurlarından olurlardı.
Zaman içerisinde meslek okullarındaki genel personel yetersizliklerinin ardından atölye teknisyenlerinin idari hizmetlerde görevlendirilmeleri gündeme gelmiş, atölyelerde teknisyen kalmamıştır.
Maaş ve ek ödemelerini teknik hizmetler sınıfından alan teknisyenler ofislerde orta okul ve düz
lise mezunlarının yapabilecekleri işlerde çalıştırılarak hem personel israfı yaşanmış hem de atölyelerde mesleki eğitimde verimi düşüren temel etkenlerden olmuştur ve halen devam etmektedir.
4.1.2.2- Okullarda idari ofis hizmetlerini yürütecek memurların sayısal yetersizliği ve okulun genel
anlamda temizlik ve bakımını yürütecek yardımcı hizmetler personelinin yetersizliği okullarımızın genel verimliliğini olumsuz etkilemektedir.
Benzer yetersizliklerle uğraşan idareciler eğitim öğretim organizasyonuna yeterince zaman ayıramamakta benzeri sorunları aşmak için okul aile birlikleri aracılığı ile öğrenci velilerinden toplanacak katkı payı ve bağışlara bağımlı olmakta, idarecilerle veliler arasında sorunlar yaşanmakta bu durum da eğitimde kalite ve verimliliği düşüren etkenlerden olmaktadır..
4.1.3- Okullarda sosyo kültürel faaliyetlerin yetersizliği:
Ders proğramlarının yoğunluğu, öğretmenlerin ekonomik ve sosyal sorunları ve okullardaki
yönetsel yetersizlik ve imkansızlıklara da bağlı olarak okullarda öğrencinin yaşamına ve okuluna tutunmasını sağlayacak olan sanatsal içerikli tiyatro müzik, münazara vb. etkinlikler; Farklı dallarda sportif etkinlikler yarışmalar yetersiz kalmakta, bu yetersizlikler öğretmen ve öğrencilerde moral motivasyon, işbirliği ve okula aidiyet duygularının gelişimini engellemektedir. Bu yetersizlikler okulun genel başarı düzeyini olumsuz etkilemektedir.
4.1.4- Okullarımıza Mezunların desteği sağlanmalıdır.
Meslek okullarımızdaki arkadaşlık ilişkileri ve okul aidiyetleri diğer okullardan farklı ve daha yoğundur. Bu durum, emek ve yoğun uygulamalı eğitim tezimizi desteklemekte olup, emek ve yoğun uygulamalı eğitimin bir uzantısı olarak gördüğümüz bu duygu yoğunluğunun, mezunlar dernekleri vb. yöntemlerle okullarımıza yansıtılmasının okullarımızın başarısına katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.
Bu yaklaşımla okul idarecilerimizin de teşvik ve destekleri ile 2016 yılında kurduğumuz Mezunlar derneğimiz ANTEMDER uygulamaları düşüncemizi de doğrulamıştır.
Olumlu çalışmalarımızın onaylanarak İl düzeyinde Mesleki ve Teknik Eğitime katkı sağlamak üzere İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile ANTEMDER arasında arasında imzalanan PROTOKOL da tezimizi, önerimizi ayrıca desteklemektedir. Okullarımız “gönüllü” desteklerini ve katkılarını teşvik etmelidir.
Mevcut uygulamalarda Okul aile birlikleri yasal olarak okullarda faaliyet göstermektedir ancak aile birliğini oluşturan öğrenci velilerinin, öğrencinin öğretim süresine bağlı olarak değişkenliği ve benzeri özelliklerinden dolayı önerdiğimiz Mezunlar Derneklerinin yerini tutmamaktadır.
Mezunlar okullarına aidiyet duyguları ve anılarıyla ömür boyu bağlıdırlar. Bu durum faydaya dönüştürülmeli, Mezunlar derneklerinin okullarda faaliyet göstermesi ve okullara desteği sağlanmalıdır.
Derneklere okul içerisinde çalışma ofisleri verilerek mezunların okula dönüşü ve destekleri teşvik edilmelidir. Bu destekle birlikte bu derneklerin sanayi ve paydaşları ile işbirlikleri göz önüne alınarak mezun olacak öğrencilerin bu alanda istihdamında görev almalarına yasal kolaylıklar teşvikler getirilmelidir.
4.1.5 – Öğrenci unsuru:
4.1.5.1-1990lı yıllardan itibaren okullarımıza gelen öğrenciler ilk öğretim aşamasında öğrenmeleri
gereken Türkçe, matematik vb. ana derslerden yetersiz olarak gelmektedirler. Bu iki ana konuda yetersiz olan öğrencilerin mesleki ve teknik eğitimin temel niteliği olan üç boyutlu düşünebilme, muhakeme ve tasarım becerisini kavrayıp geliştirmeleri mümkün olmamaktadır.
Bu durum meslek okullarımızın düzeyi için hazırlanmış olan programların uygulama başarısını engellemektedir. Bu nedenle okullarımıza gelecek öğrencilerin ciddi seçme sınavlarının ardından seçilerek başarılı öğrencilerin okullarımıza alınmaları kaliteyi artıracaktır. Mühendisçe tanımı ile “sisteme giren hammaddenin kalitesi oranında ürün de kaliteli olacaktır” aksi halde ürün ihtiyacı karşılamayacaktır, karşılamamaktadır. Okullarımızın son yıllar grafiklerinden de durum görülecektir.
4.1.5.2- Mevcut uygulamada okul kaydına müteakip bir ay boyunca her hafta öğrenciye başka okullara geçiş/nakil imkanı tanınması tüm okullarda ilk bir kaç aylık eğitimi olumsuz etkilemektedir.
Yıllardır süregelen uygulamalarda da okulların açılışında ilk haftalarda, kapanışında son haftalarında ders yapılmadığı gerçeği yanında yeni uygulama daha da olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
4.1.5.3- Genelde kamuoyu ve özelde ilköğretimdeki öğrenci velileri mesleki ve teknik okullarımızı yeterince tanımadıkları, eğitim süreçleri ve sonuçlarını yeterince bilmedikleri için, yetenekli öğrenciler okullarımıza gönderilmemekte, çoğunlukla diğer liselere gidemeyen öğrenciler “ boşta kalmasın” mantığı ile okullarımıza gönderilmektedir. Bu durum da okullarımızın başarı grafiğini düşürmektedir.
4.1.5.4- Son yılda adrese dayalı okul kaydı ile okullarımıza gelen öğrenci vasatı daha da düşmüş, bazı birim ve bölümlerde boşalmalar olmuştur. Her semtte Mesleki ve teknik okul olmadığı ve her okulda aynı bölüm ve alanlar olmadığı için öğrenciler istedikleri okul ve bölümlere gidememişlerdir.
4.1.5.5- Genel anlamda tüm öğrencilerin, özellikle de son sınıf öğrencilerinin sınıf geçme yönetmeliği yeniden değerlendirilerek, okul başarısı ve öğretmen kanaati etkin hale getirilmelidir. Mevcut uygulamalarda, uygulama eğitimi için gittiği işletmelerde 100 tam puan alan öğrenci okuldaki dersleri zayıf da olsa ortalama hesabıyla sınıf geçmektedir.Bunun farkında olan öğrencinin son yılda okula ve öğretmene olan ilgi, saygı ve aidiyeti zayıflamakta kendi başarı grafiği de düşmektedir.
4.1.5.6- Önceki yıllarda temel meslek eğitimi, bölümlerin atölyelerinde gerçekleşip yıllık stajlar ile piyasaya mesleki uyum süreçleri gerçekleştirilirken; Son yıllarda 12. sınıf öğrencilerinin meslek eğitimi tamamen işletmelere kaydırılmıştır. İlk bakışta cazip ve yararlı görülse de; ülkemizin farklı alanlarda ki işletmelerinde personel ve teknik donanımların kentlere ve bölgelere göre aşırı farklılıklar göstermesi, kimi işletmelerde öğrenciye bilgi ve beceri desteği sağlayabilecek nitelikte teknik ve idari kadroların bulunmayışı durumları, işletmelerden beklenilen yararları engellemektedir.
Diğer yandan okulunda sadece 10. ve 11. sınıfında mesleğini gereğince öğrenemeyen öğrencilere işletmelerde güvenilmemekte, mesleği ile ilgili işler verilememekte, öğrenciler işletmelerin ucuz yardımcı eleman ihtiyaçlarını karşılayan bireyler durumuna düşmektedir.
Ayrıca işletmelere giden öğrencilerin çoğunluğu mesleki disiplinden kopmakta, işletmede verilen puan ve notlarla sınıfını rahatca geçtiği için okul ve öğretmene olan ilgileri,bağları zayıflamaktadır.
Tesadüf de olsa yeterliliği olan bazı işletmelere giden öğrencilerde beklenilen gelişim sağlanmakta ise de bu oran % 10 dan fazla olmamaktadır.
4.1.5.7- Öğrencilerin teknoloji ve telefon bağımlılığı,
Öğrencilerin teknolojik gelişmelere açık olması ve ayak uydurması istenilen bir durum olmakla
beraber, okul ortamında öğrencinin cep telefonu serbestliği eğitimi ve başarıyı engelleyen ana etkenlerden olmuştur. Öğrenci ders veya konferans vb. ortamlarda telefonunu kapatmamakta, ısrarla kapattırılmasına rağmen aklı telefonda kalmakta,çoğunluğu ilk fırsatta telefonunu açmaktadır.
4.1.6- Mesleki ve Teknik Okulların Yönetimi.
Mesleki ve teknik eğitim okulları doğası gereği endüstriyel üretime dayalı atölye ve beceri eğitimlerinin yoğun verildiği İşletme boyutlu kurumlardır. Buradan hareketle bu okulların müdür ve yardımcıları, yöneticilik yetisi olan temel meslek branşlarından birinde atölye ve bölüm yöneticiliği yapmış liyakatli teknik öğretmenlerden seçilmelidir. Bu okullarda idareciler değil, yöneticiler görev almalıdır.
Bu okulların müdür ve yardımcılarına her yıl düzenli olarak İşletme yönetimi ve organizasyon eğitimi, ergen eğitimi, sosyoloji, psikoloji ve pedagoji alanlarında akademik düzeyde seminer ve konferanslarla destek verilmelidir. Bir okulun başarısının okul müdürü ile birebir ilgili olduğu unutulmamalıdır.
4.1.7- Mesleki ve Teknik Okullarının isimleri:
Okullarımızın isimleri 1930’lu yıllardan itibaren Sanat Okulu, Endüstri Meslek Lisesi,Teknisyen Okulu, Teknik Lise, Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi ve son haliyle de Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi olmuştur.İmam Hatip okulları ve düz liseler dışındaki tüm meslek okullarının ismi “Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi” olmuş ve “Anadolu Lisesi” ibaresiyle de kamuoyu yanıltılmıştır.
Anadolu Liselerinin açılış amacı,temel olarak eğitimin tamamını ana dil haricindeki bir yabancı dil ile sürdürmekti. Başlangıçta da çok başarılı öğrenciler yetiştirildi. Ancak meslek okullarımızda yabancı dille eğitim yoktur, bu okullara yabancı dilde eğitim yapabilecek nitelik ve kapasitede öğrenci gelmemektedir.İçeriği ve özelliği tam olarak bilmeyen öğrenci velisi okulun ismine kanarak farklı duygularla çocuğunu okullarımıza göndermekte, sonuç da hüsran olmaktadır.
Ayrıca okul isimlerinden eğitimini verdiği alan yada konu ile ilgili sözcükler çıkarılarak (Endüstri,Turizm,Ticaret, Sağlık vb.) kargaşa yaratılmıştır. Endüstriyel eğitim veren Mesleki ve Teknik Liselerimizin isimleri yeniden “Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi” olmalıdır.
4.1.8. Alanlar(Bölümler) ve Dallar,
Endüstriyel tabanlı eğitim veren ve bir önceki isimleri “Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi” olan okullar içerisinde Çocuk Gelişimi, Bilgisayarlı Muhasebe, Güzellik ve saç bakımı, Hasta ve Yaşlı hizmetleri vb. Alan ve dallar olmamalıdır. Endüstriyel anlamda temel mühendisliklerin alt yapısını hazırlayan Alan ve Bölümler aynı binada, aynı bahçede ve aynı müdürlüğe bağlı eğitim vermemelidir.
4.1.9. Atölye ve laboratuarlar,
4.1.9.1- Okul atölye ve Laboratuarları:
Okullarımızın atölye ve laboratuvarları makina alet ve edavat yönünden yetersiz kalmaktadır.
Gelişen teknolojiye ayak uydurulamamaktadır. Temel el becerisine uygun mevcut makineler kullanılmaya devam ederken Bölümlere teknolojiye uygun yeni makine ve aletler alınmalıdır.
4.1.9.2- İşletmelerin ofis, atölye ve laboratuvarları:
Kentlerin sanayideki gelişmişliklerine paralel olarak her kentte eğitim plan ve programlarına
uygun, yeter sayıda makine ve uygulama ortamları bulunmamaktadır. Bazı kentlerdeki yetersizlikler okullara alınacak teknolojik makine ve araçlarla giderilip dengelenmelidir.
Aksi halde Karaman, Kars, Bursa, İstanbul veya 30- 40 bin nüfuslu ilçelerdeki okullarda aynı bölümleri okuyan öğrenciler arasındaki bilgi ve beceri gelişimindeki uçurumlar devam edecek bu durumda istihdamı ve kaliteyi olumsuz etkileyecektir.
4.1.9.3- Atölyelerde iş güvenliği Konusu:
Okullarımızın atölyelerinde bizzat iş başında üretime yönelik, iş yaparak eğitim verilmektedir. 6331 sayılı iş sağlığı ve iş güvenliği kanunu 2- d maddesinde kanunun eğitim faaliyetlerinde bu kanun hükümleri uygulanmayacağı yazılmaktadır.
Ancak eğitim esnasında öğrencinin eline çapak batsa, ayağına cisim düşse, başını makineye çarpsa vb. durumlar iş kazası olarak işlem görmekte, görevli öğretmen ve idareciler yargılanmaktadır. Diğer yandan okullarımıza öğrenciler 14-15 yaşında gelmekte 18 yaşını doldurmadan mezun olmaktadır. Eğitim süreçlerindeki iş kazaları riskleri diğer okullardan kat kat fazladır. Öğrenci öğrenebilmek için fiilen temrin ve iş yapması gerekmektedir. Bu konuların tedirginliği eğitimi olumsuz etkilemektedir. Okullarımıza yeterli iş güvenliği ödenekleri verilmediği için riskler devam etmekte, öğretmen öğrenciye iş yaptıramamakta, uygulama eğitimi yetersiz kalmaktadır.
4.1.10-Temrinlik uygulama malzemeleri,
Atölyelerimizde eğitim gören öğrencilerin mesleklerini gereğince öğrenmeleri için, yeterince
uygulama/temrin yapmaları gerekmektedir.Bölümlerin özellik ve ihtiyaçlarına uygun yeterince temrinlik malzeme temin edilmelidir.
NOT: 26 madde ve değerlendirmelerini kapsayan 8 sayfadan ibaret bu rapor; ANTEMDER üyelerinden üniversite öğretim üyeleri, sanayiciler, İl yönetimlerinde ve sivil toplum kuruluşlarında, görevli yöneticiler ile öğretmen ve öğrencilerin katılımları ve katkıları ile gerçekleşmiştir. 12.12.2019
ANTEMDER YÖNETİM KURULU ADINA
Mak.Müh.Eğitimci Orhan YÜKSEL
Başkan